https://www.adiyamanmanset.com.tr/files/uploads/user/70f2f72e54716d8527f7d9f3a932f3cf-8b23736f9108fbc4960e.jpg
Ali Bahattin YETİŞ

Biraz da Üftade (Aziz Mahmud Hüdayi’nin Şeyhi)

27-04-2024 10:46 317 kez okundu.

 

Başlık 2: Biraz da Üftade (Aziz Mahmud Hüdayi’nin Şeyhi)

 

Bursa’nın Araplar mahallesinde 1490 yılında doğar. Adı Mehmed, lakabı Muhyiddin’dir. Şiirlerinde kullandığı “Üftâde” mahlasıyla tanınır. Babasının Manyas’tan gelip Bursa’ya yerleştiği kaydedilmektedir. Üftâde, çocuk yaşlarında intisap ettiği Bayramî şeyhlerinden Muk‘ad Hızır Dede’nin teşvikiyle ilim tahsiline başlar. Şeyhinin vefat ettiği (1512) kadar yaklaşık sekiz yıl kendisine hizmet eder. Güzel sesiyle Bursa Ulucami’nde ve Doğan Bey Mescidi’nde ezan okur. Birkaç akçelik maaşı kabul ettiği için rüyasında, “Mertebenden üftâde oldun” (düştün) diye uyarıldığının ertesi günü ezan okumayı bırakır. Bu olayın ardından ipekçilik ve düğmecilik yaparak, kitap istinsah ederek geçimini sağlar. Bir yandan da fahrî imamlık ve müezzinlik görevini sürdürür. Otuz beş yaşları civarında vaaz ve irşada başlar. Doğan Bey Mescidi, Namazgâh Camii ve diğer camilerdeki vaazlarını halk büyük bir ilgiyle takip eder. Uludağ eteklerindeki Pınarbaşı Kuzgunluk mahallesinde inşa ettirdiği cami ve tekkede irşad faaliyetini sürdürürken 1529-1536 yılları arasında Emir Sultan Camii hatipliğine tayin edilir. Emîr Sultan’ın manevi işaretiyle kabul ettiğini söylediği bu görevi vefat ettiği (25 Haziran 1580) tarihine kadar sürdürür. En meşhur halifesi Aziz Mahmud Hüdâyî ona hayatının son yıllarında  (1576) intisap eder. Mehmed ve Mustafa adlı iki oğlu tekkesinde onun yerine postnişin olur. Türbesi Bursa’nın Osmangazi ilçesindedir.

Üftâde’nin keşif ve mârifetle ilgili görüşlerinin özünü, “Mülk ve melekût âleminde bulunan şeylerin tamamı size keşif yoluyla görünse şeriata uygun biçimde izah etmeye gücünüz yetmiyorsa o keşfi terkedin, fakat şeriatı terk etmeyin” sözü oluşturur.

Eğer sözlerini şeriat libasına sokmadan uluorta konuşursa fesada yol açar; Hallâc-ı Mansûr ve Seyyid Nesîmî’de görüldüğü gibi fitne denizi dalgalanmaya başlar. Ayrıca mücerret taklit yoluyla bu sözleri söyleyenlerin ilhâda düşmelerine sebebiyet verebilirler. İnsanlara anlayış seviyelerine göre hitap etmek gerekir. Nitekim peygamberler de öyle yapmış, insanlarla akıllarının alacağı şekilde konuşmuştur. Bu sebeple Üftâde’nin ağzından şathiye kabilinden tek bir söz bile çıkmamıştır. Yunus Emre tarzında sade bir dille ârifane şiirler yazan Üftâde’nin şiirleri tekke çevrelerinde büyük ilgi görmüş, bunlardan bazıları ilâhî şeklinde bestelenerek okunmuştur.[1]

Üftade’nin Güzel Sözü

Üftade’ ye intisap eden Hüdayi, o’nun yanında sıkı bir riyazet ve nefis terbiyesine başlar. Üftade bir gün müridine, haydi evladım bir sırık ciğeri omuzuna al, Bursa sokaklarında dolaşıp sat diye emreder. Hüdaiyi de tereddüt etmeden sırığı, samur kürkü üzerine alıp, çarşı Pazar satmaya başlar. Bu hali gören halk, kadı delirmiş diyerek aleyhinde bir sürü dedikodu uydururlar, fakat Hüdayi, bunların hepsine sabredip vazifesini tamamlar, ciğer sattığı sırıklar hala Üftade tekkesindedir.   

-Gerçek sözdür yarenler / Gördüm demez görenler.

-Keramete erenler / Gizli sırrı açar mı?   

A. Bahattin YETİŞ

 

 

[1].Nihat AZAMAT.https://islamansiklopedisi.org.tr/uftade

Neler Söylendi?

DİĞER YAZILARI Biraz da Nizamülmülk (Büyük Selçuklu Veziri) Biraz da Kilisli Abdullah Enveri (Son dönem Osmanlı Mantık Âlimi) Biraz da Şems-i Tebrizî (Mevlânâ’nın Hocası) Biraz da Hasan-i Basri Biraz da Ca’feri Tayyar Biraz da Kâhta Karadutlu Sofi Muhammed Biraz da Adıyaman Besnili Hallo Baba Biraz da Dadaloğlu Biraz da Süleyman Çelebi (Mevlidi Şerifin Yazarı) Biraz da Nasirüddin Tüsi Biraz da Adıyamanlı Hacı Abuzer Baba Biraz da Bülbülzade Abdullah Edip Biraz da İskilpli Atıf Efendi Biraz da Said Nursi Biraz da Sabredenler ve Şükredenler Biraz da Zübeyir Gündüzalp Biraz da Ali Kuşcu (Türk  Astronomi ve Matematikçisi) Biraz da Şeyh Abdurrhman-i Erzincan-i Biraz da Selahaddin-i Eyyübi Biraz da Nüreddin Zengi Mahmut Biraz da Şeyh Ahmet El-Haznevi Biraz da Kaygusuz Abdal Biraz da Cem Sultan Biraz da Abdulkadir-i Geylani Biraz da Pir Sultan Abdal Biraz da Abdülhakim Hüseyni Hazretleri Biraz da Akşemseddin Biraz da Fatih Sultan Mehmet Biraz da Ali El-Hadi Biraz da Neyzen Teyfik Biraz da Şeyh Ahmed-i Buni Biraz da Şebşiri Biraz da Zünnu-ı Mısri Biraz da İbn Rüşd Biraz da Nef’i Birazda Abaka İlhanlı Hükümdarı Biraz da Faki-Yi Teyran Biraz da Muhammed İkbal Biraz da Itrî Efendi Biraz da Massıgnon Louis Biraz da Ali Şerîatî (İranlı Fikir Adamı) Biraz da Necip Fazıl Kısakürek Biraz da Hallacı Mansur Biraz da Ömer Hayyam Biraz da Abdülhakim Arvâsî Biraz da Süleyman Hilmi Tunahan Biraz da Feridüddin Attâr (1) Biraz’da Niyazi-i Mısri Biraz da Timur Biraz da  Nesimi Biraz da Fîhi Mâ-Fîh (2) Biraz da Erol, Muhammed Raşid Biraz da Yaman Dede (Mevlevî şairi) Biraz da Fîhi Mâ-Fîh Biraz da M. Rifat Börekçi (Cumhuriyet’in İlk Diyanet İşleri Başkanı) Biraz da Fahreddin er-Râzî Biraz da Dede Korkut Biraz da Ahmet Teküder (İlk Müslüman İlhanlı Hükümdarı) Biraz da Hatim Et-Tai (Cömertliğiyle Tanınan Şair) Biraz da Farabi Biraz da Sa’di-İ Şirazi Biraz da Edison Biraz da Hasan Sabbah (Haşhaşiler) Biraz Da Ebu Zer El Gıfari (Çölde Bir Devrimci) Biraz Da El Kindi Biraz Da Adıyaman Samsat’lı Lukianos Biraz da Muhyiddin İbn Arabi Biraz da Ahmed el Bedevi (Nurundan Peçe İle Gezen Evliya) Biraz da Hekimoğlu İsmail Biraz da İbn-İ Sina Biraz da Ahmed-i Hani