Konuşulan Doğrular Değil, Yaşanan Doğrular Önemlidir

Önder GÜZELARSLAN

08-10-2023 22:05

 

Başlık 2: Konuşulan Doğrular Değil, Yaşanan Doğrular Önemlidir

İnsanlar arasında iletişimi sağlayan şey konuşma sanatıdır. Konuşmadan konuşmaya, anlatmadan anlatmaya da fark vardır. Ancak sadece konuşmak yeterli değildir, konuşulanı da dinlemek gerekir. Çoğu zaman insanlar kendilerine yakın hissettikleri kişilerden daha çok etkilenirler. Onun için, insanları yönetmek, ikna etmek ya da onları motive etmek istiyorsak, yani kısaca onları etkilemek istiyorsak, ilk önce onları iyi dinlemeyi bilmeliyiz.

Hayatın akışı içerisinde sürekli birilerinin anlattıklarını dinleriz. Anlatılanlardan kendimize ders çıkartmaya çalışır ve eksik yönlerimizi tamamlamaya gayret ederiz. Ancak burada değinmemiz gereken önemli bir konu var. Her zaman bir şeyler konunun uzmanları tarafından anlatılıyor. Anlatılanları da binlerce insan dinliyor. Anlatılanların tesir ve etkisine baktığımızda çok zayıf ya da yok denecek seviye de desek yanılmış ve yanlış söylemiş olmayız.

İşte tam bu noktada rahmetli Doğan Cüceloğlu’nun şu meşhur sözünü hatırlatmak istiyorum. “Konuşulan doğrular değil, yaşanan doğrular önemlidir.”

Doğruları konuşuyor olabiliriz. Doğrular doğru bir iletişim diliyle de anlatılıyor olabilir. Bu yönüyle bir sorun ortada yok gözükebilir. Ancak bu doğrular yaşantıya geçmiyorsa işte orada sorun başlıyor demektir. Anlatılanlar bizzat yaşantımıza yansımıyorsa sadece söz olarak hava da asılı kalıyorsa hiçbir mana ifade etmez. Doğruların ve iyi şeylerin yaşanmadan bir tesiri etkisi olmaz.

İmam-ı Azam ile bal yiyen bir çocuk arasında geçen bir hikâye bu konuyu çok güzel anlatmaktadır. Bir gün bir adam İmam-ı Azam’a gelerek şöyle der:

“Benim bir oğlum var ve bu oğlum çok bal yiyor. Başka da bir şey yemiyor.
Buna da paramızın yetmesi mümkün değil. Ayrıca hasta olmasından da korkuyoruz, Siz sevilen sayılan birisiniz. Ona söyleyin de bu kadar çok bal yemesin.”
İmam-ı Azam biraz düşünür ve onlara: “Şimdi gidin. 40 gün sonra gelin” der.
Aradan 40 gün geçtikten sonra adam oğluyla birlikte tekrar İmam-ı Azam’ın huzuruna gelir. Bu kez İmam-ı Azam çocuğa dönerek sadece şunu söyler: “Oğlum, bundan sonra bal yeme!” der. Çocuğun babası bu duruma çok sinirlenir ve kızarak şöyle der:  
“Sadece 3 kelimelik bir cümle söylemek için mi bizi 40 gün beklettin? Ey imam. Bunu sana ilk geldiğimiz zaman da söyleyebilirdin!”

İmam-ı Azam gayet sakin bir şekilde şu ibret alınması gereken cevabı verir:
“Ben de bal yemeyi çok severim. O ilk geldiğinizde bende bal yemiştim. O günden beri 40 gün boyunca hiç bal yemedim. Demek ki bal yememe işi yapılabiliyormuş. Ben bunu kendi nefsimde başardım. Ben başardıysam bunu o çocuk da başarabilir diye düşündüm. Ayrıca o zaman kendimin yaptığı bir işi başkasının yapmamasını istemem onun üzerinde bir tesir bırakmayacağını bildiğimden önce kendim bal yemeyi terk etmem gerekir ki, sözümün tesiri olsun diye düşündüm.” O nedenle ilk geldiğinizde hiçbir şey söylemeden sizi gönderdim der.

Yaşanan doğruların anlatılanlardan daha tesirli olduğunu bir başka örnekle de şöyle izah edebiliriz. Yaklaşık iki yıl önce kıymetli bir dostumuzun oğlunun düğün merasimine iştirak etmiştim. Düğüne konuşmacı olarak davet edilen hoca efendi genç bir arkadaş idi. Anlattıkları arasında çok ibretlik bir konu oldu ki hala kulaklarımda o anlattığı çınlamaktadır. İfade ettiği konu şuydu:

El emin olan Hz. Peygamber Efendimiz kendisine risalet gelinceye kadar, yani 40 yaşına kadar hiç konuşmadı. Hep yaşadı ve yaşantısıyla Arap Yarımadası’nda Mekke’de örnek bir insan olmuştu. Herkes kendisini emin, güvenilir, doğru ve dürüst bir insan olarak tanımıştı. Yani hiç konuşmadan sadece yaşantısıyla kendisini ifade etmişti. 40 yaşına geldikten sonra Peygamber oluşu ve ilk ayet “Oku” emrinin kendisine tebliğiyle 23 yıl boyunca da Allah’ın dininin insanlara anlatmaya başlamış ve 23 yıl boyunca hiç susmamış, hakikati, İslam’ı tebliğ etmiştir. 40 yıl boyunca emin olan ve yaşantısıyla örnek olan Allah’ın Rasûlü 40 yaşından sonra doğruları, iyiliği ve güzelliği haykırarak insanların kendisine inanmasını sağlamıştır. Kısacası sözleri tesir etsin diye önce yaşamış sonra konuşmaya başlamıştır.

Bugün en büyük eksiğimiz sürekli konuşuyor olmamız. Sürekli birileri çıkıp bir şeyler anlatıyor. Ancak bu anlatılanlar yaşantıya geçirilemediği için de hiç kimse üzerinde tesir ve etki bırakmamaktadır. Dinlediklerimizin tesir etmesi için yapılacak iş, anlatılar doğru ve düzgünce dinlenilmeli, kalbimize gönlümüze nakşedilmeli ve daha sonra da yaşanmalıdır.      

DİĞER YAZILARI Akhisarlı Şeyh İsa ve Çağlak Festivali 01-01-1970 03:00 Peygamber Aşkıyla Yanan Karenli Veysel Karani 01-01-1970 03:00 Müminin Şiarı Nezaketli Olmak 01-01-1970 03:00 2024 Mahalli İdareler Seçimini Nasıl Okumalıyız 01-01-1970 03:00 Sahi Babalar da Ağlar mı? 01-01-1970 03:00 Şair Yazar Siyaset ve Devlet Adamı Süleyman Arif Emre 01-01-1970 03:00 Miraç’a Açılan Kapı Kudüs 01-01-1970 03:00 Medeniyetin Yapısı Kitaplar ve Derik Kitap Fuarı 01-01-1970 03:00 Türk Hikâyeciliğin Duayeni 7 Güzel Adamdan Biri Rasim Özdenören 01-01-1970 03:00 Hiciv Ustası Bir Devlet Adamı Şair Eşref 01-01-1970 03:00 Bir Örnek İle Osmanlı Medeniyetine Bakış 01-01-1970 03:00 Çiftçilerin Refahı Artmadan Sanayicilerin Rekabet Gücü Artmaz 01-01-1970 03:00 Kitaplar Medeniyetin Anahtarıdır 01-01-1970 03:00 Sultan 2. Abdülhamit Han’ın Yularsız Aslanı Mihrali Bey 01-01-1970 03:00 Sizin İçin Değerli Olan Hangisi 01-01-1970 03:00 Çaydalı Mangal Kömürü 01-01-1970 03:00 Tarihi Değiştiren Savaşlar 1 01-01-1970 03:00 Bereketli Toprakların Mayaladığı Elmalı’nın Gururu İbrahim Bedrettin Elmalı 01-01-1970 03:00 Edebiyat Dünyamızın Ustalarından Ahmet Hamdi Tanpınar 01-01-1970 03:00 Ölümsüzlük Ağacı Porsuk Ağacı 01-01-1970 03:00 Ölümsüzlük Ağacı Porsuk Ağacı 01-01-1970 03:00 Kayısı Cennetinden Hüzün Diyarına Dönen Malatya 01-01-1970 03:00 Mağaranın Fermantasyon Gücü “Larende” 01-01-1970 03:00 Lezzet ve Sağlık Kaynağı Zeytinyağında Tağşişe Dikkat 01-01-1970 03:00 Koruyucu Aileler ve Manisa Koruyucu Aileler Derneği 01-01-1970 03:00 Ormanlarımız ve Doğa Yürüyüşü 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin Tarıma Dair Sorunları ve Çözüm Önerileri 01-01-1970 03:00 Türkiye’nin En Çevreci Kuruluşu Botaş 01-01-1970 03:00 Kraliyet Jölesi Arı Sütü 01-01-1970 03:00 Sabır, Şükür ve Fütüvvet 01-01-1970 03:00 Pembe Kuvars Taşı 01-01-1970 03:00 Yün Ne Büyük Nimetmiş Meğer 01-01-1970 03:00 Bağırsaklarımız İkinci Beyin mi? 01-01-1970 03:00 Darphane, Mangır ve Kayme 01-01-1970 03:00 Üstad Necip Fazıl ve Şiire Dair 01-01-1970 03:00 Darphane, Mangır ve Kayme 01-01-1970 03:00 Mutlu Olmak İçin Çöp Kamyonu Teorisini Uygulayalım 01-01-1970 03:00 Mutlu Olmak İçin Çöp Kamyonu Teorisini Uygulayalım 01-01-1970 03:00 Devrinin Yaşayan Kütüphanesi Mütefekkir Cemil Meriç 01-01-1970 03:00 Çiftçilerin Refahı Artmadan Sanayicilerin Rekabet Gücü Artmaz 01-01-1970 03:00 Cömertliğin En Üst Derecesi İsar 01-01-1970 03:00 Dünyayı Yaşanır Kılmanın Yolu 01-01-1970 03:00 Kışladan Avrupa’nın En Büyük Kütüphanesine 01-01-1970 03:00 İnsan En Değerli Varlıktır Asla Kırılmamalı 01-01-1970 03:00 Akdeniz Mutfağının Şifa Dolu Sebzesi Enginar 01-01-1970 03:00 Deyimlere Konu Olan Gülgillerden Bir Meyve “Ayva” 01-01-1970 03:00 Ömrünü Türk Milleti ve Kültürüne Adayan Bir İsim; Orhan Şaik Gökyay 01-01-1970 03:00 Kazdağları Eteğinde Bir Eko Turizm Durağı 01-01-1970 03:00 Gevher Nesibe Hatun ve Şifahanesi 01-01-1970 03:00 Kayı Boyunun Yaylağı Domaniç ve Hayme Ana 01-01-1970 03:00 Antik Çağda Bir Sağlık Merkezi “Asklepion” 01-01-1970 03:00 Küresel Ticaretin Kalbi MÜSİAD Fuarı Üzerine 01-01-1970 03:00 İnsanlık Tarihi ve Medeniyetlerin Doğuşuna İmkân Sunan Meyve İncir 01-01-1970 03:00 Umudun Yolu (Kağnı Kamyonu Yendi) 01-01-1970 03:00 Timüs Bezini Aktive Eden Mucizevi Manyetik Siyah Kum 01-01-1970 03:00 Tarih Kokan Atmosferde Doğa İle Buluşmak 01-01-1970 03:00 İstiklal Madalyalı Şehir İnebolu 01-01-1970 03:00 Seferberlik Çöreği 01-01-1970 03:00 İlk Müslüman Kadın Mucid Meryem El-İcliyye 01-01-1970 03:00 Zaferler ile Geçen Ay “Ağustos” 01-01-1970 03:00 Mimar Sinan, Eğri Minare Eğri ve Çocuk 01-01-1970 03:00 Seyyid Kurtşeyh Dede ve Devrekâni 01-01-1970 03:00