Siyasilerin Dili

Bilal KARADAĞ

25-04-2023 16:40

 

Başlık 2: Siyasilerin Dili

 

Hikâye bu ya, vaktiyle bir siyasetçi; gecenin zifiri karanlığında ormandaki bir yoldan kendi kullandığı araçla geçerken, önüne çıkan bir tavşanı ezmemek için direksiyonu hızla çevirince, aracı bir ağaca toslamış.

O sırada ormanın tamamı aydınlanmış!.. Meğer tavşan değil, bir periymiş...

Bu peri, hurdaya dönen aracın içinden siyasetçiyi çıkarmış:

“Sen ne kadar iyi bir insansın. Beni ezmemek için kendi hayatını tehlikeye attın. Dile benden ne dilersen” demiş.

Siyasetçi şöyle bir düşünmüş. Sonra periye dönmüş ve şu istekte bulunmuş:

“Bizim güzel ülkemiz, Ortadoğu coğrafyasının önü arkası kesilmeyen amansız problemleriyle, kasvetli gündemiyle uğraşmaktan yoruldu.

Bizi ABD ile Kanada’nın ortasına taşıyabilir misin?” demiş.

Sonra aracın torpido gözündeki haritayı çıkarmış, ne demek istediğini harita üzerinde detaylıca anlatmış.

Peri, kendisinden istenilenin ne olduğunu tam olarak anlayınca; “koca bir ülkeyi milyonlarca insanı ile Ortadoğu’dan alıp, ta Amerika kıtasına taşımam zor olacak. Başka bir şey iste” demiş.

Siyasetçi, tekrar düşünce âlemine dalmış, kısa bir süre kendi kendine fikir jimnastiği yapmış.

Sonra periye dönmüş, “bizdeki demokratik siyasetin hastalığı olan iktidar ile muhalefetin lider ve sözcülerinin sürekli ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı dillerini ve de kavga etmelerini önler misin?” demiş.

Sonra aracının bagajındaki gazeteleri çıkartıp, herkesin birbiriyle ağız dalaşına girdiği siyasi kavga örneklerini periye göstermiş.

Peri, bunları gördükten sonra siyasetçiye dönmüş, “şu haritaya bakalım...

Senin ülkeni Amerika kıtasına taşımak galiba senin ülkendeki siyasi kavgalara son vermekten daha kolay olacak" demiş.

Sonra da “bu coğrafyada demokrasinin, farklılıkların barış içinde birlikte yaşama mesleği olduğu henüz bilinmiyor” diye eklemiş.

Harbiden gerek TBMM’de, gerek seçim meydanlarında zaman zaman öyle bir dil kullanılıyor ki, ekranlardan seyredenler bile hayrete düşüyor:

Argo kelimeler mi dersiniz, küfür ve hakaretler mi dersiniz, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı söylemler mi dersiniz, fiziki eylemler mi dersiniz…

Kısacası hem meclisin itibarını, hem de siyasetçilerin karakterini zedeleyen türlü olumsuzluklar almış başını gidiyor.

Ekranlarda izleyen çocuklar bile bütün bunların etkisiyle agresifleşiyor olmakla kalmıyor, tertemiz dillerini argo kelimelerle kirletiyor.

Yaşını başını almış seçilmişlerin yakışık almayan söylem ve eylemlerini göz önünde bulunduranların, hikâyedeki periye hak vermemesi düşünülemez bence.

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

Bilal KARADAĞ

bkaratag02@gmail.com

 

DİĞER YAZILARI Akbabaların Anlayışı Hep Aynı 01-01-1970 03:00 Olumsuzlukları Şiar Ediniyoruz 01-01-1970 03:00 Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan 01-01-1970 03:00 İnsani Yanlarımızdan Bir Şeyler Eksiliyor 01-01-1970 03:00 Baş Koyanlar Başkan Olurlar 01-01-1970 03:00 Dönekleri Seyretmekten Başım Dönüyor 01-01-1970 03:00 Mücahitler Müteahhit Olunca 01-01-1970 03:00 Sevgi Nedir? 01-01-1970 03:00 İstilaya Uğradık 01-01-1970 03:00 Cehennem Böyle Kazanılır 01-01-1970 03:00 Kime Hizmet Ediyorsunuz? 01-01-1970 03:00 Beni Affet Babacığım 01-01-1970 03:00 Taklitçilikle Nereye Kadar 01-01-1970 03:00 Yeni Yıla Merhaba Derken 01-01-1970 03:00 Benim Favorim Fas’tı 01-01-1970 03:00 El Olmaya Eviriliyoruz 01-01-1970 03:00 Meğer Şehirleşememişiz 01-01-1970 03:00 Yaprak Dökümleri Hüzün Verir Bana 01-01-1970 03:00 Kara Sevda 01-01-1970 03:00 Güneydoğu’nun İncisi Olabilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Ağustos’u Sevmiyorum! 01-01-1970 03:00