Yaprak Dökümleri Hüzün Verir Bana

Bilal KARADAĞ

07-11-2022 11:25

 

Başlık 2: Yaprak Dökümleri Hüzün Verir Bana

 

Aylardan kasım olunca, hayatın rengi değişmiş oluyor ister istemez. Çünkü hayat böyledir. Şimdi sararmış yapraklarla bezenmiş bir dünyayı tefekkür etmek imkanımız oluyor.

Vakit erişti vade doldu. Öyle bir zamandır. Kasım ayının başındayız. Böylece hayatın içinde bütün bunlar bir geliş ve gidişin içindeki lazım olan enstrümanları oluyor. Bunlar elbette lazım şeylerdir. Çünkü bunlarsız hayatın kendisi kendini devam ettiremez de ondan.

Zaten yaprakların sararması bile başlı başına müthiş bir olay. Çünkü durup dururken sarartmıyorlar kendilerini. Bir oluşmanın kaçınılmaz halidir bu olay. Muhakkak bir nedene dayanmaktadır. Boşu boşuna olmuş bir şey değildir yani.

Yapraklar büyük ekseriyeti itibariyle daha dallarında iken sararıyorlar. Yani kendi evrelerini kendi evlerinde tamamlayıp öylece bir hazırlığın içine giriyorlar. Evlerinde oluşturuyorlar bu hali ve sonradan döküyorlar kendilerini toprağa.

“Topraktan geldik, toprağa gireceğiz” meseli böylece bir kez daha tespit edilmiş oluyor.

Yani emri ilahi bir defa daha tecelli ediyor gözümüzün önünde. Bunu ağaçların, bitkilerin hayatından açıkça müşahede etmiş oluyoruz. Böyle bir imkanı da daha biz sararıp solmadan görme, müşahede etme imkanına kavuşmuş oluyoruz.

Bu tabii seyrini sürdürmekte olan olayda ağaçların pozisyonu değişik oluyor. Diyelim çınar yapraklarının sararıp solması ile incir yaprağının sararıp solması aşamasında farklılıklar mevcut.

Çınar yaprağı kendini hemen hemen tümüyle sarartırken, incir yaprağı öyle yapmıyor. İncir yaprağı, sanki sevgiliye gönderilen kenarı yakılmış bir aşk mektubu gibi kenarından kendini karartarak ve büzüştürerek toprağa bırakıyor…

Çınar ağacının altında sararmış hışırtılar dinlerken, incir ağacı yere düşmüş yarısından fazlası yeşil kalmış yapraklarla kendini ortaya koyuyor. Bu bana biraz inat ediyor gibi geldi ama sonradan akıl ettim ki, incir ağacının fıtratı böyledir herhalde. Ki incirin insana ne kadar faydalı olduğunu da unutmamak lazım...

Arka bahçedeki erik ağacının yapraklarının ise bir huruç hareketi yaparcasına sabah sabah bir hayli kalabalık bir şekilde yere düşüşleri hayrete düşürdü beni. Onlar da tümüyle kendilerini sarartmışlardı.

Tabii bunu can eriği olarak tesmiye edilen erik cinsi için söylüyorum. Yoksa biraz ilersinde mor yapraklarıyla arzı endam eden diğer mor renkli meyve veren erik ağacı ise hala direniyor hayata. Ömrünü uzatmak istiyor besbelli.

Ölümden korkuyor desem değil elbet, çünkü er geç solacağını o da biliyordur mutlaka. Demek ki onun da fıtratı böyle imiş, dedim...

Okulun bahçesinde çocuklar cıvıldayarak hışırtılar çıkartan sararmış yapraklara basarak oynuyorlar. Zaman zaman da ayaklarıyla yaprak kümelerini havalandırıp koşuşturuyorlar. Sararmış yapraklarla minik çocukların nasıl hayatın vazgeçilmez gerçekliğini sergilediklerini temaşa etmek de bana düşüyor sanki.

Taze, canlı, hareketli cıvıl cıvıl çocuklarla artık ömrünü nihayete erdirmiş sararmış yaprakların apaçık görüntüler sunan hayatı. Yaprak dökümleri hep hüzün verir bana. Bu hüznü farkına vararak yaşamak da önemli elbet. Hayat gibi adeta...

Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…

 

Bilal KARADAĞ

bkaratag02@gmail.com

DİĞER YAZILARI Akbabaların Anlayışı Hep Aynı 01-01-1970 03:00 Olumsuzlukları Şiar Ediniyoruz 01-01-1970 03:00 Hoş Geldin Ya Şehr-i Ramazan 01-01-1970 03:00 İnsani Yanlarımızdan Bir Şeyler Eksiliyor 01-01-1970 03:00 Baş Koyanlar Başkan Olurlar 01-01-1970 03:00 Dönekleri Seyretmekten Başım Dönüyor 01-01-1970 03:00 Mücahitler Müteahhit Olunca 01-01-1970 03:00 Sevgi Nedir? 01-01-1970 03:00 İstilaya Uğradık 01-01-1970 03:00 Cehennem Böyle Kazanılır 01-01-1970 03:00 Kime Hizmet Ediyorsunuz? 01-01-1970 03:00 Siyasilerin Dili 01-01-1970 03:00 Beni Affet Babacığım 01-01-1970 03:00 Taklitçilikle Nereye Kadar 01-01-1970 03:00 Yeni Yıla Merhaba Derken 01-01-1970 03:00 Benim Favorim Fas’tı 01-01-1970 03:00 El Olmaya Eviriliyoruz 01-01-1970 03:00 Meğer Şehirleşememişiz 01-01-1970 03:00 Kara Sevda 01-01-1970 03:00 Güneydoğu’nun İncisi Olabilir miyiz? 01-01-1970 03:00 Ağustos’u Sevmiyorum! 01-01-1970 03:00