GÜNCEL
Giriş Tarihi : 19-02-2024 09:57

Depremi Gerçek Objelerle Süslediler

Şanlıurfa’da üniversite öğrencileri, deprem fotoğraflarını gerçek nesnelerle birleştirip üç boyutlu hale getirerek sergi açtı.

Depremi Gerçek Objelerle Süslediler

Şanlıurfa’da üniversite öğrencileri, deprem fotoğraflarını gerçek nesnelerle birleştirip üç boyutlu hale getirerek sergi açtı. 

Harran Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü öğrencileri, kendi çektikleri deprem fotoğraflarını gerçek hayattan objelerle birleştirerek bir sergi açtı. 

Ev eşyaları, el aletleri, kişisel malzemeler ve oyuncakların yerleştirildiği fotoğraflar, ziyaretçilerini bir kez daha depremin yaşandığı günlere götürdü. 

Deprem anını yaşayan öğrencilerin objektifinden çıkan üç boyutlu sergiyi gezenler, depremin acı gerçeklerini bir kez daha hatırladı. 

Çalışmalarda depremdeki yarım kalmışlığı hayatın devamlılığıyla birleştirmek için bu objelerin kullanıldığını belirten Harran Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi Çiğdem Erdal şunları söyledi:

”Her bir tabloda öğrencilerin ayrı ayrı kendi düşünceleri var, duyguları var, onları yansıttılar. Belki şöyle bir soru akla gelebilir, neden sadece fotoğraflar sergilenmiyor da üç boyutlu olarak sergiliyor. Depremden bu yana milyonlarca fotoğraf, görsel, video, içerik paylaşıldı. Her yerde görüyoruz ama onlar o şekilde kalmaya devam edecek. O yarım kalmışlığı, dediğim gibi hayatın devamlılığıyla bütünleştirebilmek için bu objeleri kullanmamız gerekiyordu. Yoksa fotoğraf ya da görüntüler tek başına bizim aktarmaya çalıştığımız, yansıtmaya çalıştığımız duyguları tam anlamıyla ifade edemiyor.  Deprem anı, depremden sonrası bizim yaşadıklarımız. Bu objelerin bazıları, gördüklerinizin bazıları evlerimizden geldi. Kendimizden kattığımız şeyler. Yani yaşamaya devam ediyoruz. Evet bir yarım kalmışlık da var, bir nevi Araf diyebiliriz buna ama genel olarak benim gözlemlediğim kadarıyla ziyaretçilerin de ifadelerinden çıkardığım bu.  Hem çok hüzünleniyorlar, belki tekrar o günlere dönüyorlar ama aynı zamanda da bir şeylerin devam etmesi üzerine, belki zorunluluk tabi, hayatın devam etmesi bir zorunluluk ama bir yandan da ufak da olsa bir umut ya da bir ışık yansıtıyor bu tablolar, çalışmalar...” 

Başlık 2: Yarıda kalmışlık ve devam

Kırıldıkları yerden nasıl güçlenebileceklerini yansıtmaya çalıştıklarını anlatan Öğretim Görevlisi Pelin Güngör Şerbetçi, ise şöyle konuştu:

“Bölgede geçtiğimiz yıl 6 Şubat'ta yaşadığımız deprem dolayısıyla aslında biraz duygularımızı dışa vurmaya çalıştık. Bu sergi, bir hayata direnme biçimi, bir dayanma biçimi aslında. Bir nevi duygularımızın o karmaşıklığını, üzüntüsünü, yarıda kalmış yaşamlarımızı devam ettirmeye çalıştık aslında ve öğrencilerimizle beraber bu yarıda kalmışlığı nasıl devam ettirebiliriz, bu soyut duygularımızı nasıl somuta çevirebiliriz diye kavramsal bir şeyler çalışmaya çalıştık ve güzel de şeyler çıktığına inanıyorum. Güzel tepkiler de aldık bu noktada. Sonuçta hayatımız bir şekilde yarıda kaldı. Yarıda kalan işlerimizden, gündelik yaşamda kullandığımız bu nesnelerden hareket ederek hem öğrencilerimizin duygularını da anlatan tüm nesneleri bir araya getirerek, bu nesnelerin hem hayatımıza kattığı değer hem hayatımıza kattığı saçmalıklar üzerinden aslında nasıl hayata devam edebiliriz, kırıldığımız yerlerden nasıl güçlenebiliriz bunları aktarmaya çalıştık biz aslında. 

Tabii ki hem devam ediyoruz hem nasıl güçlenebiliriz, neye tutmalıyız, nasıl çıkarız bunun içerisinden.  Elbette ki bazen kırıldık, dağıldık, toparlanmak mümkün olmuyor ama bir şekilde devam etmek zorundayız. Yaşam bir şekilde devam ediyor. Biz en azından bu tablolarda buradaki o duygu kontrasını nasıl oluşturabiliriz diye düşündük. Bu duygu kontrası önemli çünkü fotoğraflara dikkat ederseniz tamamen yıkıntılar üzerinden bir çoğunluk var ama üzerinde çalıştığımız temalar tamamen onun zıttı aslında. Nasıl devam edebiliriz,  nasıl tamamlayabiliriz geride kalan zamanımızı, bunları göstermeye çalıştık. Bu anlamda da çok katmanlı bir duygu çalışması var aslında. Her öğrencinin her tabloda bir dokunuşu var. Çok da başarılı olduğuna inanıyorum. Güzel de tepkiler aldık.”

Başlık 3: "Bir parçamız orada kaldı"

Bölüm öğrencilerinden Ali Güzel, depremi yaşayan öğrenciler olarak durumu bu şekilde yansıtmaya çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:

”6 Şubat hepimizi çok derinden sarsan bir gündü. Yani o depremi yaşamış olsun ya da olmasın herkesi çok derinden etkiledi. Tabi bizler burada, Urfa’da, bu şehirde o depremin şiddetini bire bir yaşadık. O yüzden biraz daha fazla etkiledi bizi. O gece binlerce insanımızı kaybettik, birçok insan da yaralı bir şekilde kurtuldu. Birçok hayat, yaşam o enkazlar altına kaldı. Bizler belki enkaz altında kalmadık ama o enkaz altında kalan insanlarla birlikte bizim de bir parçamız orada kaldı. 

Biz sergimizde yarım kalmışlığı vurguluyoruz çünkü dediğim gibi depremde bir çok hayat, bir çok şey yarım kaldı.  O gece insanlar uyumadan önce öyle bir şey yaşayacaklarını bilmiyorlardı. Belki son filmlerini izlediler, belki son çaylarını içtiler, son yemeklerini yediler. Bizler de bu bölümün öğrencileri olarak ve bu depremi hisseden kişiler olarak yaşadıklarımızı ve yaşanan bir durumu bu şekilde anlatmaya çalıştık. Kimimiz sahada fotoğraf çektik, kimi arkadaşlar bu şekilde kolaj çalışmasıyla ortaya böyle eserler çıkardılar.” 

Kaynak: Ajansd Bizim

Bilal KARADAĞBilal KARADAĞ