Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, "Toplumun önünde olan insanlar, özellikle siyasetçiler, sanatçılar bu şekilde gelen eleştirilere, en ağır eleştirilere katlanmak zorundadır" dedi

Yavaş, OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (OSİAD) genel kurulunda yaptığı konuşmada, dernek başkanı Süleyman Ekinci'nin talep ve beklentileri içiren raporuna değişenerek, "Şimdi bunun içerisinde eleştiri de olabilirdi değil mi Süleyman Bey? Şunu yanlış yapıyorsunuz da olabilirdi. Peki, siz bunu söylediğiniz zaman hemen savcılık size soruşturma açar, bunu da basına verirse siz bundan sonra kime derdinizi anlatabilirsiniz? Hiç kimseye anlatamazsınız" dedi. 

Herkesin eleştirilebileceğini ve doğru yolun böyle bulunabileceğini anlatan Yavaş, "Bugün elbette sivil toplum kuruluşlarının ifade hürriyeti, talepleri ve eleştirilerini belirtmeleri bir haktır” diye konuştu.  

Başlık 2:  "En ağır eleştiriye katlanmak zorundadır"

Yavaş, şunları kaydetti:

“Biz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzaladık. Orada ifade hürriyeti, basın hürriyeti hepsi var. Ve biz madem ona imza attık, uyacağız. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddesi gereğince toplumun önünde olan insanlar, özellikle siyasetçiler, sanatçılar bu şekilde gelen eleştirilere, en ağır eleştirilere katlanmak zorundadır. 

Kararlarının hepsi böyle, 'suç değildir' diyor ve bizim yaptığımız şikâyetlerin hepsi takipsizlikle sonuçlanıyor. Biz artık bunu benimsedik, madem bu sözleşmeye bizim hükümetimiz imza attı, biz de bunu benimsedik, katlandık, katlanmaya da devam ediyoruz. Yapacak bir şey yok.” 

Başlık 3: "Parlamenter sistem mutlaka olmalı"

"Parlamenter sistem mutlaka olmalı. Parlamenter sistem olmadığı zaman ne olduğunu gördük" diyen Yavaş, şöyle devam etti:

"Çünkü bir insanın gücü, kudreti hiçbir şeye yetmez. Tek başına idare etmeyi, bütün bilgilerin kendisine toplanması... Bilgisayar olsa dayanamaz. Bunu, ben, hükümet yönetimine göre çok daha küçük boyuttaki Ankara Büyükşehirde bile görüyorum. Birçok işimiz aksıyor. Personel yapsın diye kendisine bırakırsa hata yaparsa o hata size mal oluyor… 

Bunun çaresi, bütün dünyada gelişmiş ülkelerde olması gereken bir şey var. Hükümetler şeffaf olacak. Bütün yöneticiler şeffaf olacak. Katılımcı olacak. Hesap verebilir olacak. Yani yaptığı her işi siz bir defa bunların bütçelerinde programlarını görebileceksiniz ve hesap da sorabileceksiniz. Bunun sistemini bütün Avrupa bulmuş. Geçenlerde biliyorsunuz kendi yönettiği bakanlığın bir şeyini kullanmış yani fotokopisini diyelim veya bilgisayarını kullanmış çocuğu istifa etmek durumunda kaldı. Bakanlığın arabasıyla yemeğe gittiği ortaya çıktı bir bakanın istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi bize ne kadar garip geliyor değil mi? Ama oralara baktığınız zaman oraların milli gelirini görüyorsunuz. Bizden çok daha üstün."

Başlık 4: "Hukukun üstünlüğü"

Yavaş, Mozambik'ten gelen bir heyetin konut yapımı ve madencilik konusunda yardım istediğini belirterek, şöyle devam etti:

"Şimdi Mozambik'e birisini götürdüğümüz zaman ilk aklınıza gelen şey acaba paramı alabilecek miyim? Acaba sıkıntı yaşar mıyım diye düşünüyorsunuz değil mi? Niye? Çünkü oralardaki demokrasinin hukuk sisteminin ne olduğu ne kadar geliştiğini bilmiyoruz veya buna benzer birçok yerde yaşanan sorunları da görüyoruz değil mi? Peki aynı konut projesi Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde olsa en ufak bir endişeniz olur mu? İşte hukukla demokrasiyle devlet yönetimi arasındaki fark budur. Fazlaca bizim hukukun üstünlüğüne bir defa kulak vermemiz lazım. Bunu sağlamamız lazım.”

Hukuk kuralları gereği hâkimin tarafsız ve bağımsız olduğunu, ancak bunu hissettirmesi gerektiğini anlatan Yavaş, "Hiçbir Allah'ın kulu ben yarın yargıya düşersem işin içerisine siyaset veya başka bir şeye girer, hâkimi etkiler de acaba ben buradan hakkımı alamaz mıyım diye endişe etmemeli" dedi. 

Başlık 5: "İnsanları yargıyla susturmak..."

"Hiçkimsenin yargılanamaz olmadığını" belirten Yavaş, şöyle devam etti:

"Bizler de dâhil hiç kimse yargılanmaz değiliz. Yargılanmak isteriz. Çıksın ortaya aklanalım, varsa bir suçumuz… Hiçbir şeyden korkmuyoruz, hesabımızı veriyoruz. Onun için TÜSİAD da yargılanmaz değil, eleştirilmez değil ama TÜSİAD bir açıklamayı yapıyor. Yarım saat sonra Savcılık işleme başlıyor, bu da yandaş medyadan duyuruluyorsa bunun herkes için anlamı şudur: ‘Konuşmayın arkadaşlar, hiç kimse konuşmasın.’ 

Peki, hiç kimse konuşmazsa biz doğruyu nerede bulacağız? Nereden bileceğiz hiç kimse konuşmazsa? Onlar konuşacak. Siz daha ağır cevap verebilirsiniz. Ancak böyle yargıyla insanları susturmak... Son günlerdeki yaratılan iklim gerçekten artık Türkiye hiçbir şekilde yatırım yapılamaz endişesini getiriyor. Niye gidelim oluyor? Neden? Çünkü orada şöyle oluyor... Anlamakla güçlük çekiyorlar."

Yavaş, konuşmasında ABB'nin çalışmaları hakkında da bilgi verdi, iş dünyasına sağladıkları detekleri anlattı. 

Kaynak: Ajans Bizim