GÜNDEM
Giriş Tarihi : 17-06-2023 11:45

"Tarım Arazilerimiz 4 Milyon Hektar Azaldı"

"Tarım arazilerimiz 1990-2022 arasında 4 milyon hektar azaldı."

TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, "Tarım arazilerimiz, 1990-2022 yılları arasında yaklaşık 4 milyon hektar azalarak 27,9 milyon hektardan, 23,9 milyon hektara geriledi" dedi. 

Ataç, 17 Haziran Dünya Çölleşme ve Kuraklıkla Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, çölleşmenin ana nedeninin insan kaynaklı arazi tahribatı ve toprak bozulumu olduğunu belirtti ve şu bilgileri paylaştı:

"Dünyada arazi tahribatının boyutları ürkütücü seviyeye geliyor. 2019 BM Arazi Raporu'nda 30 milyon kilometrekare yani yaklaşık Afrika kıtası büyüklüğündeki arazi varlığının tahrip olduğu dile getiriliyor. Bu tahribatın içinde dünyanın yüzde 45'ini ve dünya nüfusunun üçte birini oluşturan kurak alanlar önemli yer teşkil ediyor. Zor koşullara adapte olmuş fakat kırılgan bir ekosisteme sahip olan kurak alanlar dünya ekili tarım arazilerinin yüzde 44'ünü, canlı hayvan varlığının ise yüzde 50'sini barındırıyor.

 Gıda güvenliği açısından önemi tartışmasız olan bu alanların yüzde 20'sinde çölleşme görülüyor. Çölleşen arazilerin yüzde 87'sinde ise ana nedeni erozyon teşkil ediyor, iklim değişikliği ise süreci hızlandırıyor." ifadelerini kullandı.

Başlık 2: 32 yılda 4 milyon kilometrekare arazi kaybı

Çölleşme nedeniyle tarım topraklarında verimliliğin azaldığını anlatan Deniz Ataç, "Toprak verimliliğinin azalması doğal olarak ekonomik kayıplara da neden oluyor. Çölleşmenin yıllık maliyetinin ülkelerin gayrisafi millî hasılasının (GSMH) yüzde 4-8'i olduğu tahmin ediliyor. Bu oranın 2050 yılında yüzde 40'lara ulaşacağı öngörülüyor. Bu durum çölleşme, kuraklık, erozyon ve toprak bozulumu ile mücadelenin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor" dedi. 

Deniz Ataç, şunları kaydetti:

"Ülkemizin 50.9'unun orta, yüzde 22,5'inin de yüksek derecede olmak üzere toplam yüzde 73,4'ünün çölleşme tehlikesi altındaki alanlardan oluşturuyor. Ülkemizde erozyon, çölleşme nedenlerinin başında geliyor. Tarım arazilerinin yüzde 39'unda, mera arazilerinin ise yüzde 54'ünde erozyon görülüyor. 

Öte yandan büyüyen kentler verimli tarım arazilerinin azalmasına sebep oluyor. Tarım arazilerimiz, 1990-2022 yılları arasında yaklaşık 4 milyon hektar azalarak 27,9 milyon hektardan, 23,9 milyon hektara geriledi. Bu da yaklaşık 7,5 İstanbul büyüklüğünde tarım alanının kaybedilmesi demek oluyor." 

Başlık 3: Göç krizi en çok kadın ve çocukları etkiliyor

İklim değişikliğinin kurak bölgeleri daha da kuraklaştırarak bölgedeki insanların yaşam koşullarını güçleştirdiğini ifade eden Ataç, şunları söyledi: 

"İklim krizi sebebiyle dünyamızın ortalama sıcaklığı sanayi öncesi döneme göre 1,1 derece artmış durumda. Sıcaklık artışı sebebiyle atmosfer dengesi bozulan dünyamızın birçok bölgesinde kuraklık başta olmak üzere çeşitli krizler baş gösteriyor ve insanlar doğup büyüdükleri evlerini bırakıp göç etmek durumunda kalıyor.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin yaptığı çalışmalara göre; kuraklık ve çölleşmenin neden olduğu göç krizinden en çok kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Çalışmalarda kadınların çoğunlukla arkada bırakıldığı gözlemleniyor ve göç eden kadınların göç yollarında ciddi tehlikelerle karşılaştığı biliniyor. Yine aynı çalışmalar, çölleşme ve buna bağlı göç meselesinin toplumsal cinsiyet ekseninde ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor." 

Başlık 4: "Çözüm yine topraktan geçiyor"

Çölleşme ve kuraklıkla mücadele için yine toprağı işaret eden Ataç, şunlara aktardı:

"Kısa vadeli çıkarlar ve kazançlar uğruna doğaya ve toprağa verilen zararların etkileri, ekonomik kayıplar, yokluklar ve göçler olarak sonuçlanıyor. Çözüm yine topraktan geçiyor. Bunun için arazi kullanım planlarının hazırlanması, kanunlarda yer alan orman, mera ve verimli toprakları başka amaçla kullanımı kolaylaştıran hükümlerin yürürlükten kaldırılması, erozyonla mücadele edilmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve tahrip edilmiş arazilerin eski haline getirilmesi yani restorasyon çalışmaları yapılması gerekiyor. İklim değişikliği ile mücadele için de restorasyon çalışmalarının büyük önemi bulunuyor. BM tarafından 2030 yılına kadar tahrip edilmiş arazilerin yüzde 30'unda restorasyon çalışmalarının yapılması hedefleniyor. Gıda güvenliğini sağlamak, iklim değişikliğine karşı dirençli olmak ve kuraklıktan daha az etkilenmek için çölleşme ile mücadele büyük önem taşıyor. Çölleşme ile mücadele bugünün yaşanan sorunlarını azaltmak, geleceği kazanmaktır." 

Kaynak: Ajans Bizim

Bilal KARADAĞBilal KARADAĞ