Orta Doğu'da, İsrail'in Gazze'de soykırıma varan operasyonlarının yarattığı gerilim, İsrail takımlarının Avrupa'da oynadığı futbol maçlarına da yansıyor.

İsrail, Hamas'ın geçen yıl 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlediği ve yaklaşık 1.200 kişinin öldüğü, 251 kişinin de rehin alındığı saldırıya cevaben Hamas'ı yok etmek için bir kampanya başlattı.

Hamas tarafından yönetilen bölgenin sağlık bakanlığına göre o tarihten bu yana Gazze'de 43,700'den fazla kişi öldürüldü, 100 bini aşkın kişi yaralandı. İsrail'in operasyonlarında Gazze'deki Filistinlilerin neredeyse tamamı yerlerinden edildi. 

Orta Doğu'da İsrail ile Hamas ve Hizbullah arasındaki savaşın yarattığı vahşet, Avrupa ülkelerinin yönetimlerinin aksine sokaklarda İsrail'e yönelik protesto gösterilerine yol açtı. 

İsrail'e yönelik tepkiler bu ülke futbol takımlarının Avrupa'daki karşılaşmaları sırasında zaman zaman şiddet olaylarına dönüşüyor. 

Başlık 2: Amsterdam'da çıkan olaylar

Hollanda'da, başkent Amsterdam'ın güneydoğusundaki Johan Cruyff Arena'da 7 Kasım'da oynanan Maccabi Tel Aviv ile Hollanda kulübü Ajax arasında oynanan Avrupa Ligi maçı sonrasında çıkan olaylar bunların ilki oldu. 

Hollanda’da İsrail futbol takımının Amsterdam’da yaptığı maç sonrasında çıkan olayların büyüyerek sürmesi üzerine gösteriler yasaklandı, polis alarma geçti. 

İddialara göre, maçtan bir gün önce Maccabi taraftarlarının bir taksiyi tahrip ederek, Filistin bayrağını ateşe vermesi gerilimin artmasına yetti.  

İnternette yayınlanan videolarda İsrailli taraftar gruplarının maç öncesinde Amsterdam'da Arap karşıtı sloganlar attıkları görülüyor. Taraftarlar, İsrail ordusuna atıfta bulunarak “Ordu kazansın ve Araplar …” şeklinde küfürlü slogan attılar.

Yaklaşık üç bin Maccabi Tel Aviv taraftarı, kulüplerinin Ajax Amsterdam ile deplasmanda oynadığı Avrupa Ligi maçına katıldı.

Maçtan bir gece önce sosyal medyada dolaşan videolarda Maccabi Tel Aviv taraftarlarının Amsterdam'daki pencerelerden Filistin bayraklarını söktüğü iddia edildi. Bir videoda, bir grup Gazze ve Filistinliler hakkında hakaret içeren bir tezahürat söylerken görülüyor.

Çatışma ve itiş kakışlar maçın oynanacağı günün sabah erken saatlerine kadar devam etti.

Maçtan çekilen ve medya tarafından doğrulanan bir videoda Maccabi taraftarlarının alay ettiği ve ıslık çaldığı görülürken, stadyumun geri kalanı İspanya'nın Valencia kentinde 200'den fazla kişinin öldüğü sel felaketinin kurbanları için bir dakikalık saygı duruşunda bulunuyordu. 

Başlık 3: Sokaklarda kovalamaca

Gerginlik maç sonrasında artarak sürdü ve sokaklara yayıldı. Hollandalı yetkililer yaptıkları açıklamada, aralarında scooter kullananların da bulunduğu saldırganların, başkentin sokaklarında İsrailli futbol taraftarlarını kovaladıklarını söylediler. 

Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema, yaşananları şehir için “kara bir gece” olarak nitelendirdi. Halsema düzenlediği basın toplantısında İsrailli seyircilere yönelik saldırıların “hiçbir mazereti” olmadığını söyledi.

Femke Halsema saldırıların “antisemitik vur-kaç timleri” tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı.

O olaylarda 5'i ağır olmak üzere 25 kişi yaralandı, 60'tan fazla kişi gözaltına alındı. 

Başlık 4: İsrail'den seyahat uyarısı

Hollanda Başbakanı Dick Schoof da “İsraillilere yönelik tamamen kabul edilemez antisemit saldırıları” olarak niteledi. Schoof, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinde faillerin takip edilip yargılanacağı konusunda güvence verdiğini kaydetti.

Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamada, İsrail'in saldırıya uğrayan vatandaşlarının “emniyet ve güvenliğini sağlamak ve onları evlerine döndürmek için mümkün olan her şeyi yaptığı” belirtildi. İsrail'in ulusal havayolu şirketi El Al, Amsterdam'dan ücretsiz bir kurtarma uçuşu gerçekleştireceğini söylerken, Dışişleri Bakanlığı İsraillileri, yetkililer havaalanına güvenli geçişlerini sağlayana kadar otellerinde kalmaya çağırdı.

İsrail ordusu da tüm personelinin bir sonraki duyuruya kadar Hollanda'yı ziyaret etmesini yasakladığını açıkladı. Olaya karışan herhangi bir İsrailli asker ya da yedek asker olup olmadığı bilinmiyordu.

Başlık 5: Gazze savaşı ve futbol

Avrupa futbolunun yönetim organı olan Avrupa Futbol Federasyonları Birliği yaptığı açıklamada, maçtan önce ve sonra yaşanan “olayları ve şiddet eylemlerini şiddetle kınadığını” ve eldeki kanıtları toplayarak atılacak adımları değerlendireceğini bildirdi.

Savaşın başlamasından bu yana İsrail takımları iç saha maçlarının çoğunu Macaristan'da oynadı.

Belçika, “Gazze'deki dramatik durumun” taraftarların ve bölge sakinlerinin güvenliğini tehlikeye atabilecek gösterilere neden olabileceğini söyleyerek Eylül ayında bir İsrail maçına ev sahipliği yapmayı reddetti.

Fransa, önümüzdeki hafta İsrail'e karşı bir ulusal lig maçına ev sahipliği yapma planlarına devam edeceğini söyledi. İçişleri Bakanı Bruno Retailleau, Fransa'nın maça ev sahipliği yapmamaya karar vermesi halinde antisemitizme boyun eğmiş olacağını söyledi.

Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı'nın bu yaz yayınladığı rapora göre, Avrupa'da antisemitik saldırılarda, kısmen Gazze'deki savaşın da etkisiyle bir artış yaşanıyor. 

Başlık 6: İsrail-Fransa milli maçı

Paris'te, 14 Kasım'da Fransa ile İsrail arasında oynanan Avrupa Uluslar Ligi maçı da Amsterdam'daki olayların ardından yoğun güvenlik önlemleri altında yapıldı. 

İsrail hükümetinin uyarılarına rağmen 100 kadar İsrailli taraftarı Paris'e geldi. 80 bin kişilik stadyumun ancak beşte biri doluydu, seyirci sayısı 16 bin 600 olarak açıklandı.  

Krşılaşmayı izleyen bazı futbolseverler, maçın başında İsrail marşı çalınırken ıslık çalıp yuhaladı.

"Stade de France"daki maçta için 4 bin polis ve 1.600 sivil güvenlik personeliyle önlem alındı. Karşılaşma oynanırken tribünlerde çıkan kısa süreli kavgaya güvenlik görevlileri müdahale etti. Polis, bu kavganın hızla kontrol altına alındığını belirtti. Bir güvenlik kaynağı, kavga sırasında bir kişinin gözaltına alındığını, bir diğerinin ise güvenlik kameralarında tespit edildikten sonra yakalandığını bildirdi.

Amsterdam'daki şiddet olaylarının tekrarlanmasından korkulmasına rağmen, 0-0 berabere biten maçın ilk yarısında tribünlerde sadece birkaç kısa itiş kakış yaşandı. Golsüz beraberlikle sonuçlanan maç Fransa'ya Uluslar Ligi'nde çeyrek finale çıkmak için yeterli olan bir puanı getirdi.

Amsterdam'dan sonra Avrupalı Yahudilerle dayanışmasını ifade etmek üzere Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Başbakan Michel Barnier ve eski cumhurbaşkanları François Hollande ve Nicolas Sarkozy ile birlikte maçı izledi.

Paris'in kuzey banliyölerindeki Stade de France'da ve toplu taşıma araçlarında güvenliği sağlamak üzere binlerce polis görevlendirilirken, elit bir terörle mücadele polis birimi de konuk İsrail takımını korudu.

Ajansın haberine göre, sarı balonlar sallayan taraftarlar, Hamas militanları tarafından Gazze'de tutulan İsraillilere atıfta bulunarak “Rehinelere Özgürlük” sloganları attı.

Maçtan önce yüzlerce gösterici stadyumun yakınındaki bir meydanda toplanarak Gazze'deki savaşı protesto etmek için Filistin, Lübnan ve Cezayir bayrakları salladı. Bir pankartta “Soykırımla oynamıyoruz” yazıyordu.

Her iki başkentte yaşanan durum İsrail'den bir ekibin katılacağı karşılaşmadaki potansiyel gerilimi ortaya koyuyordu.  

Kaynak: Ajans Bizim