Adıyaman’ımız önemli turizm potansiyeline, tarıma elverişli arazilere ve zengin su kaynaklarına sahip olması münasebetiyle oldukça zengin bir konumdadır.
Onlarca su kaynağını, uçsuz bucaksız arazisini ve de mevcut turizm potansiyelini rasyonelce değerlendiremediği içindir ki; sosyoekonomik ve sosyokültürel anlamda bir türlü hak ettiği konumda olamamıştır.
Turizmin gelişmesi bakımından gerekli projeler üretilir ve hayata geçirilir, keza doğal su kaynakları tarıma yönelik projelendirilerek tatbik edilecek olursa, kuşkusuz Güneydoğu’nun incisi haline gelecektir.
Yurdumuzun Güneydoğu Anadolu bölgesinin batısındaki “huzur ve sükûnun abidesi” olarak anılan bu şirin şehrimiz, 270 ayrı kültürel mirası bağrında barındırmakla komple bir turizm havzasıdır.
Nemrut Dağı bunların en önemlilerinden biri olarak bu havzadaki yerini korumaktadır.
Ayrıca sahabe Safvan bin Muattal Hazretleri başta olmak üzere, birçok evliyanın, enbiyanın metfun bulunuyor olması münasebetiyle de adeta bir inanç havzası konumundadır.
Keza ilin muhtelif bölgelerinde bulunan onlarca doğa harikası göz önünde bulundurulduğunda, Adıyaman’ın turizm alanında ne kadar zengin olduğu görülecektir.
Ancak mevcut turizm potansiyeli bilinçli bir şekilde değerlendirilmiyor.
Tanıtım, konaklama, ulaşım gibi konular masaya yatırılarak, gerekli yatırımlar yapılır ve turizmin önünü tıkayan sorunlar çözümlenirse, turizm için tam anlamıyla cazibe merkezi olacaktır.
Bununla birlikte Atatürk Barajı’nın göl havzası başta olmak üzere, sahip olduğu onlarca akarsu için projeler üretilir, bir an önce sulu tarıma geçilecek olunursa, ismi ‘huzur’la özdeşleşen Adıyaman, aynı zamanda zengin turizm potansiyeliyle birlikte, kalkınma alanında da çok farklı bir sıçrama yapacaktır.
Bu vesileyle “huzurun sembolü” Adıyaman, Güneydoğu’nun incisi olmakla beraber, parmakla gösterilerek imrenilen bir il olacaktır.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…
Bilal KARADAĞ