Başlık 2: Biraz da Zübeyir Gündüzalp
Zübeyir Gündüzalp Kafkas asıllı olup 1920 yılında Konya’nın Ermenek ilçesinde dünyaya gelir. Asıl adı Ziver olup, Üstat, Zübeyir bin Avvam Hazretlerine atfen ismini Zübeyir olarak değiştirmiş ve bu isimle tanınmıştır. İlköğretimini Ermemekte, ortaokulu Silifke’de okur 1939 tarihinden sonra Ermemekte, sonra Konya’da PTT. Memuru olarak çalışır. Konya’da bulunduğu sıralarda Nurlarla tanışır ve ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel şekilde ifa eder.
Ruhunda hissettiği büyük boşluğu, Kur’an-ın tefsiri olan Risâle-i Nurla doldurur, dine hizmet etmekten başka hiçbir gayesi olmayan Zübeyir, insanların tahammül sınırlarını aşan baskılara maruz kaldıkları bir dönemde hizmet eder. Afyon Ağır Ceza Hâkiminin;
-Risâle-i Nurun talebesi imişsin? Sözlerine karşılık;
-Evet, Risâle-i Nur talebesi olduğumu memnuniyetle ve ilaân edercesine söyleyebilirim. İnkâr etmek, Risâle-i Nurun bana verdiği fazilet dersleriyle zıt olduğu için, bu cürmü işlemem. Risâle-i Nur okuyucusu olan bir kimse okuduğunu gizleyemez; bilâkis, iftiharla bilâperva söylemekten çekinmez… Diyerek karşılık verir.
Emirdağ’da Üstadı ziyaret edip (1946) yanında kalmak istediğini bildirir ancak, memuriyetine devam etmesini, sonra yanına alınacağı cevabını alır. 1948 de Afyonda tutuklanarak Üstadı ile birlikte altı ay hapis yatar. Bu tarihten itibaren Üstadın vefatına kadar hep yanında kalır.
Üstatla hapis yatarken yanlışlıkla serbest bırakıldığında bu fırsattan yararlanıp özgürlüğüne kavuşma şansına sahipti ancak, o, yapılan yanlışlığa itiraz ederek tahliyeyi engeller ve böylece Üstadından ayrılmaz.
Zübeyir Gündüzalp, Nurlara Kara Sevdalıdır. İnsanların imanını kurtarmaya vesile olmak için gecesini gündüzüne katar. İman aşkıyla yanıp tutuşurken Hâkime: Eğer komünistler mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup hakikat hazinesi olan Risâle-i Nurun neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yapacağız der.
Bediüzzaman Said Nursî gibi bir dâhinin şakirdi olmak liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa, iftiharla, Evet, Risâle-i Nurun şakirdiyim… Diye haykırırken, orada hazır bulunan Üstat da kabul ediyorum diyecektir.
Zübeyir Gündüzalpın hizmetteki yerini Bediüzzaman Hazretlerinin: Zübeyir bana merhum birader zadem Abdurrahman’ın yerine verilmiştir diye manevî ihtar aldım. Hakikî fedakâr Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddetli ihtiyacın zamanında buraya imdada geldi… İfadelerini kullanmıştır.
27 Mayıs 1960 İhtilâlinden sonra memleketi olan Ermemekte mecburî ikamete tabi tutulur. Burada bir süre kaldıktan sonra, gizlice Ermemekten ayrılarak Ankara’ya gider. Altı ay kadar Ankara’da kalır ve 1961 de İstanbul’a gider. 2 Nisan 1971 tarihinde İstanbul’da vefat eder ve Eyüp Sultan mezarlığına defin edilir.[1]
Zübeyir Gündüzalp’ in Sözleri
-Şimdi oku kabirde okuyamasın.
-Azrail geldiğinde, bizi hizmet ederken bulsun.
-Okumak bir şeydir ama her şey o bir şeyden çıkıyor.
-Bütün tehlike okuyamamaktan çıkıyor, okuyamamaktan kork.
A. Bahattin YETİŞ
[1] http://www.rne.com.tr/portreler/bir-istikamet-ve-sadakat-abidesi-zubeyir-gunduzalp/