Başlık 2: Biraz da Cem Sultan
Fâtih Sultan Mehmed’in üçüncü oğlu olup 23 Aralık 1459 Edirne’de doğar. İki lalası ile birlikte henüz on yaşında iken 1469’da Kastamonu’ya sancak beyi olarak gönderilir
Cem babasının ölümü ve Bayezid’in tahta geçmesiyle hak iddiacısı olarak ortaya çıkar babasının taht için kendisini seçtiğini, Bayezid’in haksız olarak başa geçtiğini ileri sürer, buna razı olmayan Cem ordusunu toplar ve Bursa’ya gider. On sekiz gün kadar şehirde kalır, bu sırada adına para bastırır, hutbe okutur ve kendisini padişah ilân eder. Ancak 1481 Haziranında Yenişehir’de ağır bir yenilgiye uğrar, oradan Tarsus’a gider, Mısır sultanından aldığı davet üzerine de Kahire’ye gider. Kahire’de büyük bir ilgi görür ve orada kaldığı süre içinde Mekke’ye giderek hac vazifesini yerine getirir. Artık Anadolu’da kalma imkânı ortadan kalkan Cem otuz kadar adamı ile Rodos’a gider. Bundan sonra bir daha vatanına dönmez.
29 Temmuz 1482’de Rodos’a varan Cem Sultan, Rodos şövalyelerinin İsbitâriyye reisi Pierre d’Aubusson tarafından büyük bir törenle karşılanır. Cem Sultan şövalyelerin yardımı ile Rumeli tarafına geçmeyi umarken şövalyeler onu Osmanlı Devleti’ne karşı bir koz olarak kullanmayı düşünürler.
15 Ekim 1482’de Savoia dukasına bağlı Villefranche’ye götürülen Cem, veba salgını sebebiyle Nice şehrine götürürler, daha sonra Pierre d’Aubusson ile anlaşarak Cem’i Roma’ya getirirler Ancak 27 Ocak 1495’te Roma’dan ayrılan Cem, Castel Capuana denilen yerde 25 Şubat 1495 tarihinde vefat eder.
Cem’in ölümünü haber alan Bayezid üç günlük yas ilân eder gıyâbî cenaze namazını da kıldırır. Tahnit edilmek suretiyle sadık adamları tarafından Castel Capuana denilen yerde toprağa verilen cesedi 1499’da Napoli kralı tarafından Osmanlılara teslim edilerek Bursa’da Muradiye Camii hazîresine defnedilir. Hayatı oldukça maceralı geçen ve Avrupalı devletlerin siyasî oyunlarına hedef olan Cem Sultan iyi bir şair olup Farsça ve Türkçe iki divanı vardır.[1]
Cem Sultan'ın Bir Sözü:
Ya Rabbi! Eğer bu kefereler beni bahane edip Müslümanlar üzerine yürümeye kalkarlarsa, beni o günlere eriştirme, canımı al! [2]
A. Bahattin YETİŞ