Başlık 2: Biraz da Abdülhakim Hüseyni Hazretleri
(Menzil Şeyhi)
Abdülhakim Hüseyni 1902 yılında Siirt’in Baykan ilçesine bağlı Kermat köyünde dünyaya gelir. Çocuk yaşta iken babasını kaybeder, Abdülhakim'i dedesi yanına alır, Önce bölgenin meşhur âlim ve mutasavvıflarından Muhammed Ziyaüddin Nurşînî Hazretleri'nden dersler aldırır. Yöre medreselerinde derslerine devam ederken medrese ve tekkelerin kapatılması üzerine imamlığa başlar.
Târûnî köyünde imamlık yaptığı sırada birçok talebe yetiştirir. İlk hocası ve mürşidi Muhammed Ziyaüddin Nurşinî Hazretleri'nin vefatı üzerine ve onun manevî işaretiyle Suriye’de bulunan Şeyh Ahmed Haznevî Hazretleri'ne teslim olur. Şeyh Ahmed Haznevî Hazretleri'ne on dört yıl boyunca gidip gelerek tasavvuf seviyesini yükseltir. Otuz dört yaşında iken zahir ilimlerinden, otuz altı yaşında iken de tasavvuf bilgilerinden icazet alarak memleketine döner ve ilim ve irfan saçmaya başlar. İlk üç senede kendisine fazla rağbet olmadı ise de, mürşidi Ahmed Haznevî Hazretleri'nin Suriye’de vefat etmesi üzerine, onu sevenler de akın akın sohbetlerine koşarak sohbet halkalarına katılırlar. Bu arada birkaç köyde kalır daha sonra Adıyaman’ın Kâhta ilçesine bağlı Menzil köyüne yerleşir, her kaldığı yerde zahir ve batın ilimlerini birlikte yürütür.
Abdülhakim Hüseynî Hazretleri, Menzil ‘de bulunduğu sırada hastalanmadan önce, şimdiki türbesinin yerini göstererek etrafına taşlar dizer vefat ettiğimde beni buraya defnedin vasiyetinde bulunur. Son zamanlarında sohbetine gelen insanlara şöyle buyururdu "İnsanın kalbi daima Allah'a bağlı olmalı. Allah insanın aklından fikrinden hiç çıkmamalı. İnsanın kalbi hem mahzun olmalı, hem de Rabbine yalvarış içinde bulunmalı. Kişi ne kadar mahzun ve ne kadar nefsinden ve benliğinden uzaklaşırsa, Allah yanında o kadar makbul olur. Zalim olan, zulmeden, zevk ve sefa peşinde koşan kişinin, elbette Allah'tan haberi olmaz." Bir yıl kadar kaldığı Menzil köyünde hastalanır Abdülhakim Hüseynî Hazretlerini tedavi için önce Diyarbakır'a dahasonra Ankara'ya götüürürler, Ankara'da yapılan tüm müdahalelere rağmen durumu düzelmez. 25 Mayıs 1972 yılında Ankara'da vefat eder. Cenazesi Menzil köyüne getirilir, talebeleri tarafından daha önce kendisinin işaretlemiş olduğu yere defnedilir. Kabri, sevenleri tarafından halen ziyaret edilir. Yüce Allah sırrını mukaddes ve mübarek kılsın.[1]
Güzel Bazı Sözleri
-Dünya bir murdar leştir, bir hayvan ölüsü gibidir, ancak köpekler ona talip olur.
-Dünya çok güzeldir, ama kimlere? Dünya Allah’la (C.C.) kendisi arasında vasıta yapanlara çok güzeldir.
-Zamanımız artık nihayettedir. Onun için zahmet zamanıdır. Onun için imanı kurtarmaya çok gayret etmelidir.
A. Bahattin YETİŞ
[1] http://www.evliyalarimiz.com/abdulhakim-huseyni-hazretleri